GEBELİKTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

  • GEBELİKTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

     

    Hamilelik kadın yaşamının en özel dönemlerinden biridir. İnsanın en yüce ürünü olan çocuğun ortaya çıktığı bu sürecin sağlıklı geçmesi için ,gebenin ve çevresinin uyması gereken çeşitli kurallar vardır. Menstruel kanamanın gecikmesiyle birlikte ortaya çıkan ek  bulgular, bize gebeliği düşündürür. Bunlar ,göğüslerde gerginlik , meme ucunda acıma,akıntıda artma ,hafif bel ağrısı ,idrar yaparken yanma ve tükrük salgısında artma gibi belirtilerdir.Daha sonrada sabah bulantıları ve kusmalar bazen ortaya çıkabilir. Beklenen doğum tarihini hesaplamak için, son adet kanamasının birinci gününden itibaren 7 gün toplanır ve 3 ay çıkarılır.( örneğin; menstruasyonun birinci günü 6.ayın 9 u olan gebenin beklenen doğum tarihi 3. Ayın 16 sı olacaktır ).Bu kural düzenli menstruasyonu olan kadınlar için geçerlidir. Menstruasyonları genelde gecikenlerde, beklenen doğum tarihleri daha geç olacaktır.

    Günümüzdeki gebelik testleriyle idrarda birkaç gün gecikmeyle, kanda ise gecikme olmadan gebelik saptanabilir.

    Gebelik, son adetin birinci gününden itibaren 40 haftadır ,ve ay yerine haftaları belirterek bu süreci değerlendirmek daha  güvenli olacaktır. İlk 12 hafta bitimine kadar , oluşan gebelik ürününün organlarının, büyük bölümü tamamlanacak ,baş-popo uzunluğu 6-7 cm olan ,başı gövdeye oranla daha büyük olan fetus şekillenecektir. Göbek kordonun bir ucu, eş veya son denilen anne rahiminin  içindeki damarlarla bağlantıyı oluşturan plasentaya uzanmaktadır. Bir balon gibi büyüyen rahim içinde, amnion sıvısı denilen suyun içinde yüzmektedir.

     

    GEBE KALMADAN ÖNCE YAPILMASI GEREKENLER

    Genellikle kadının  gebelikle ilgili hazırlıkları, gebe kalmadan üç ay önce başlar.Hamile adayı folik asid kullanımına başlar ve gebeliğin 12 haftası sonuna kadar devam eder.Folik asıd yaklaşık 1/400-1/1000 bebekte görülen spina bifida (omurga kanalı açıklığı),hidrosefali(beyin sıvısının artarak başın büyümesi ve beyine baskısı)riskini %70 oranda azaltabilir.Hamile adayı sigara,alkol ve kafein alışkanlığından vazgeçmelidir. Çiftlerin kan grubu bilinmeli, kadın Rh negatif ,erkek Rh pozitif ise kan uyuşmazlığı nedeniyle hamilelikte gereken tahliller yapılmalıdır Hemogram denilen basit kan sayımıyla ,kansızlık dediğimiz anemi saptanmalı, demir eksikliği varsa , kan hapı dediğimiz demir haplarıyla genellikle iki ay süreyle tedavi edilmelidir. Ayrıca gebelikten önce idrar yolları enfeksiyonları tedavi edilmeli ve diş tedavileri mutlaka yapılmalıdır. Kedi dışkısından bulaşabilen, düşük ve sakat bebek riskini arttıran  toksoplazma için önlem alınmalı ve sebzeler iyi yıkanmalı, etler iyi pişirilmeli, sosis ,salam ,sucuğun pişirilerek yenmesine özen gösterilmeli ,çiğ köfte yenmemeli ve eller yemek öncesi iyi yıkanmalıdır. Gebelik öncesi belirtilen önlemlere, gebelik süresinde de uyulmalıdır.

    GEBELİKTE  KAÇ KİLO ALMALIYIZ?

    Bunu şöyle hesaplayabiliriz.Doğum zamanı bebek yaklaşık 3-4 kg,amnion sıvısı 900 gr,plasenta 900 gr,rahimin ağırlığı 900 gr, göğüslerin büyümesi 1-2 kg, kan hacminin artması1-1.5 kg ve vücut yağında öngörülebilen bir artma 1-2 kilo olursa beklenen kilo artışı 10-12 kg olacaktır.Zayıf  ve uzun boylu kadınların 15 kg a kadar ,kilolu ve kısa boylu kadınların 8-9 kilo alması daha uygun olacaktır. Genellikle ilk 3 ay bulantı nedeniyle kilo verilebilir, ancak gebeliğin 24-25 haftasına kadar  toplam 4-5 kg alınabilir, sonra  haftada yarım kg dan fazla kilo alınmamalıdır. Gebelik başından itibaren haftada yarım kg kilo alınırsa bu 40 haftada toplam 20 kg a ulaşacaktır. Hamileler kendi tartılarıyla sabah,çıplak, aç olarak ,idrar torbası ve bağırsaklar boş tartılmalıdır. Giysiler,dolu idrar torbası,mide ve barsakların  tartıyı birkaç kilo bile yanıltabileceğini gözümüzün önünde bulundurmalıyız.Tartı ,sert ve düzgün zeminde bulunmalı ve 0 ayarı yapılmalıdır.

    GEBELİKTE NASIL BESLENMELİYİZ?

    Hamile bebeği iyi beslemek isterken, fazla kilo almamaya özen göstermelidir. Gebenin ortalama alması gereken günlük 2300 kaloridir. Gebenin besin gereksinimini  vitamin, protein ve karbonhidratlar oluşturur.Vitaminler sebze,salata ve meyvalarda bulunur. Bunlar hamilelikte bol miktarda alınabilirken kalori dozuna da dikkat edilmelidir.(bir salatalık 20 kalori, bir elma 60,muz 100 kalori).Et,tavuk ,balık gibi hayvansal proteinler ızgara,haşlama,fırında,buğulama şeklinde alınmalı ,yağlı  kızartma yenmemelidir.Gebeliğin 16. Haftasından sonra süte önem verilmeli,günde 1 litre süt ürünü mutlaka tüketilmelidir.(ilk 16 haftada bulantı ve tiksinme varsa süt içilmesi için zorlanmamalıdır. Günde 1 adet katı yumurta yenebilir.Fasülye,nohut, mercimek gibi bitkisel proteinler ,hamileliğin 24-25 haftasından sonra , yükselen rahimin  mideyi yukarı itmesi sonucu ortaya çıkan reflü ve 12 metre bağırsağın  karın boşluğunda daralan bölümde  yer alması nedeniyle, gaz sancılarını arttırabilecektir.Bu durumda Metsil gibi ilaçlar güvenle kullanılabilir. Ekmek olarak,  yulaf,çavdar gibi posalı gıdaları tercih etmek bağırsak hareketleri için uygundur.

    Gebelik boyunca bol su içilmesi gerektiğini mutlaka vurgulamalıyız. Günde en az 2 litre sıvı tüketilmesi ilk 12 haftada, bulantı yakınmalarını azaltacak,özellikle12-28 haftalarda idrar yolu enfeksiyonu riskini azaltacak ve son üç ayda erken doğum şansını azaltacaktır. Bu arada, gebelik boyunca sık idrara çıkmanın ,genellikle yükselen rahimin idrar torbasına baskısından olduğunu vurgulamalı ve sıvı alımını kısıtlamamalıyız.Dolaşımdaki sıvının artması ,özellikle gebeliğin ortanca üç ayında  tansiyon düşmelerinden koruyucudur.Tansiyon düşünce; baş dönmesi, baygınlık ,bulantı ve göz kararması olabilir.Genellikle tehlikeli değildir ve ilaç kullanılmaz.Ayakları yukarı kaldırmak,tuzlu ayran ve küçük şekerler yardımcı olacaktır.Tansiyon düşmesini engellemek amacıyla ,büyüyen rahimin ayaklardan kalbe gelen kan akımına basısını engellemek önerilir.Sırtüstü yerine yan yatmalı,hızlı eğilip kalkmamalı,özellikte sıcakta sıvı kaybı fazla olacağından, ayakta olduğumuz yerde sürekli durmamalı ve sıcak duş yapmamalıyız.

    GEBELİK BULANTILARI

    Genellikle ilk 12 haftaya,bazen 16 hafta bitimine kadar,nadiren gebelik boyunca sürer.Gebe ve yakınlarının en büyük korkusu, bebeğin yeterli kilo almayacağıdır.Burada vurgulanması gereken ; normalde bebeğin 12 hafta bitiminde zaten 90 gr ,16 haftada da 150 gr . olacağıdır.(Bir bardak su 200 gr).Hamile bu dönemde bir miktar kilo verebilir.Kullanılan ilaçlar çoğunlukla yararlı olamamaktadır. Yağlı besinleri almamak ,bol sulu gıda almak önerilir.Leblebi ,kraker yardımcı olabilir. Hamile sık sık,az az atıştırmalıdır. Yataktan  hızlı bir şekilde kalkmamak, kalkmadan önce yatağın kenarında bulunan tuzlu çubuk gibi besinleri atıştırmak  yararlı olabilir.(yabancı klasik kitaplarda ,eşin kahvaltıyı yatağa getirmesi önerilir!).Ayrıca yemek pişirmemek ve pişirilen yerden uzak durmak, ortam değiştirmek ve temiz havada yürüyüşler yararlı olacaktır.Günde 4-5 kezi geçen kusmalar uzun sürdüğünde , basit bir idrar tahlili yapılarak ,vücud proteinlerinin yıkım ürünü keton cisimciği(aseton) bakılır.Bu madde miktarı  idrarda arttığında sıvı ve elektrolit dengesini sağlamak amacıyla serumlar takılabilir.

    Gebeliğin ikinci yarısında , özellikle yükselen rahimin mideyi yukarı itmesi ve mide asidinin yemek borusuna kaçması sonucu ,ekşime,acıma, kazınma,boğazda yanma gibi reflü bulguları ,özellikle kızartma, acı , turşu ve baharatla artabilir.Bunlara özen gösterilmesi,akşam yemeğinin geç yenmemesi ,yemekten sonra yürüyüş yapılması, dolu mideyle yatılmaması,tercihan yüksek yastıkta yatılması önerilir.Bu tür yakınmalarda artık daha çok Gaviscon  (günde üç kez yemekten sonra) önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü Omeprol,  Lansor gibi proton pompa inhibitörlerinin, tüm gebelik boyunca güvenle kulanılabileceğini  belirtmiştir.

    Bir dolu tabak çerezin 4000 kaloriyi geçtiğini düşünerek, fındık ,fıstık, badem,ceviz  gibi ürünlerin 4-5 taneden fazla alınmaması gerektiğini de  vurgulamalıyız. Çukulata , baklava ve diğeri kalorisi yüksek gıdalardan kaçınmaya çalışmalıyız.Belirli dozda dondurmanın sakıncası yoktur.

    Gebelikte mukoza dediğimiz ıslak deriler ödemlenir. Burun kanamaları, özellikle kuru ortamlarda klimaların etkisiyle artar.Bu durumda buhar,nemlendirme ve serum fizyolojik önerilir(okyanus suyu).Gingiva dediğimiz dişetleri ödemlenir,kanar.Dişetleri çekilr,araya mikropların girmesi çürük şansının artması ,olan çürüklerin ilerlemesini sağlar.Son üç ayda diş üzerine şiddetli girişimler,stres ve enfeksiyonun erken doğumu tetikleme riski nedeniyle önerilmez .Bu nedenle ,gebelikte en güvenli olan ikinci üç ayda, diş hekiminin değerlendirmesi uygundur.Bu dönemde diş çekme,doldurma,temizleme ve bazı operasyonlar uygulanabilir.Lokal anestezi(uyuşturma) ve enfeksiyonu engellemek için kullanılan birçok antibiyotiğin bu dönemde sakıncası yoktur.

    Dişleri fırçalarken, diş fırçası ağıza kuru girmeli ,üst dişler aşağıdan yukarı ,alt dişler aşağıdan yukarı fırçalanmalı,40 derece bir açıyla dişetinden itibaren fırçalanmalıdır. Diş macunu ve miktarı önemli değildir. Daha sonra ağız çalkalanır.

    Gebelerin çoğunda vajinal akıntı artar . Bebeklerin ağzında pamukcuk dediğimiz mantar akıntısı gebelerin yarısında olacaktır. Genelde tehlikeli değildir .Beyaz, kokusuz ,bazen kesik peynir kadar yoğun olabilen akıntı vardır.Akşama doğru artan kaşıntı olabilir.Cinsel beraberlikte ve idrar yaparken vajen girişinde bir yanma olabilir. Bulgular rahatsız ettiğinde genelde imidazol türevi krem ve fitillerle tedavi edilir.Kokulu akıntı olduğunda bazı çalışmalarda erken doğumla bağlantısı vurgulandığından fitillerle tedavi edilmelidir. Hijyen önemlidir. Tuvaletten sonra önden arkaya doğru yıkanmalı ve iyi kurulanmalıdır.Tüm mantarlar nemi sever.Banyodan sonra çabuk kurulanmalı ıslak mayoyla oturulmamalıdır.Havuzdaki klor aslında enfeksiyondan korur ,ama klor aslında bazik olduğu için asid olan vajinal dengeyi etkileyerek vajende yaşayan mantar miktarı artacak ve akıntı bulguları  artacaktır. Hamile her dönemde havuza ve denize girebilir. Yüzme ve yürüyüş hamileler için en iyi sporlardır.Güneşlenmek önerilmez.(ozon tabakası delik,ultraviyole?)

    Cinsel beraberliğe ,muayene bulguları uygun ,risk grubunda olmayan hastalara gebelik başından itibaren izin verilebilir.Ancak 28 haftadan sonra ,vajinada meniyle temas önerilmez. Menide bulunan prostaglandin  denilen maddeler, rahim kasılmalarını  etkileyerek, son üç ayda onda bir olan erken doğum riskini etkileyebilirler. Bu dönemde prezervatif kullanmak uygun olacaktır. Memelerin aşırı uyarılması da  rahim kasılmasını etkileyerek erken doğum riskini arttıracaktır.

    Gebelikte büyüyen rahimin , ilk 12 haftadan sonra karındaki şişkinliği pelvis kemiklerinin dışında fark edilecek ,  tepe noktasının yüksekliği ,22. haftada hamilenin göbek deliğine ulaşacaktır. Gebe kadının dar pantolon giymesi ve dar kemer takması , rahime giden kan dolaşımını etkileyeceği için önerilmez. Gövde ağırlık merkezinin öne doğru yer değiştirmesi , büyüyen meme dokusunun ağırlığı nedeniyle ,sırt omuz ve bel ağrıları artar.Dik durmak ve oturmak, orta yükseklikte topuklu ayakkabılar önerilir. Dar veya bol olmayan , destekli sütyenler  önerilir. Sütyenin gece  gündüz takılması memelerde sarkma olasılığını biraz olsun azaltacaktır.

    Dik durmak ve oturmak ,özellikle son üç ayda yükselen rahimin kaburga altlarından batması ve diyaframı iterek kalp ve akciğerleri sıkıştırması nedeniyle olabilecek nefes darlığı ve çarpıntı yakınmalarını biraz azaltabilecektir.Bu  durumda gaz yapıcı gıdalardan uzak durulması,hava dolu bağırsakların yaptığı basıncı biraz hafifletecektir.(bu dönemde bir tabak fasülye bile, bazen kasık ,bel ,sırt omuz ağrısı ,nefes darlığı ,  çarpıntı , soğuk terleme ve kıvrandıran gaz sancısına neden olabilir)

    Rahim hızla büyümeye devam ederken, özellikle; stress , yorgunluk ve vücut direnci kırıldığında ,rahimi tutan bağların gerilmesi  nedeniyle kasık ve bel ağrıları artacak ve genellikle dinlendikten sonra düzelecektir. Gebeliğin ikinci yarısında pelvis dediğimiz çatı kemikleri arasında açıklık artacak ,uyluk kemiği ile pelvis arası açı bozulacak , hamile paytak ve dengesiz yürüyecektir. Özellikle yüksek adımlarda ,otobüse binerken ve banyodan çıkarken hamile dengesini kaybedip düşebilecektir.

    İlerleyen gebelik sürecinde bacaklardan dönen kan akımı engellenebileceği için varis ve hemaroid (basur) riski artacaktır. Ayakta hareket etmeden ayni noktada durmak yerine merdivene basar gibi pozisyon değiştirmek ve yürüyüş halinde olmak önerilir. Sürekli oturur pozisyonda uzun yolculuk önerilmez.(uzun yol sürücülerinde varis ve hemaroid riski!).Otururken ayaklar kaldırılmalı, bacak bacak üstüne atılmamalıdır.

    Tüm bunlardan sonra, gebeliğin fizyolojik bir olay olduğunu vurgulamak tartışmalıdır. En az sağlık çalışanları kadar  hamile ve çevresinin yapması gereken bir çok şey olduğu görülmektedir. Gebeliğin anneye ve bebeğe en az hasar vererek geçmesi ve yaşam kalitesinin yüksek tutulması hedefimiz olmalıdır. Bununla birlikte ,anne olma arzusunun oluşturduğu yüce duygu ,bu dönemi her şeye rağmen özel ve değerli kılacaktır.

     

     

Fener Mah. Tekelioğlu Cad.

1950 Sk. No:2 Kat:4 D:10 Working Plaza Muratpaşa / Antalya

0 539 778 33 66

Whatsapp Randevu Hattı

iletisim@drmineerdoganyilmaz.com

E-Posta